4 Aralık 2014 Perşembe

Zihnin Boyunu Posunu Uzatmak!


James Wiley

Yerimde uzanmışım, herhangi bir yerimde sadece uzanabiliyorum. Oysa ki bu alelâde bir uzanma değil, uzanan sadece bedenim ama zihin dediğimiz kütle bir arada olmaktan feragat edip dolaşmaya çıkmış. Bir yerlerden geçip giderken bir yerlerde konuk da olabiliyor, bu aslında evvelden başıma gelen bir tanıdık simâ gibi belirtiyor işaretlerini bana. Bu işaretlemelerde daha önce gördüğüm birçok şey var. Sözgelimi dağları parelel geçen, denizlerle dostluk kuran martılar ve onlara eşlik edecek yavru martılar kadar, bir demircinin çekiçle demiri dövmesi de zihnimdeydi o esnada. Hepsi bir esnaf yerine çevirmişti derdini, tasasını. Kayıtları vardı, vardı olmasına ama zihnimde kayıtları demirci ve martı diyeydi, oysa pekâlâ bir iş verendiler. Demirci, demirin işvereni, deniz ise martının iş vereniydi, balıklar ise sırıl sıklam sulardan sıkılmış, suyun üstüne biraz değişiklik olsun diye çıkan veya yorgunluktan sahilin kumlarına kadar vuran yoldan çıkmışlardı. Her an bir martı veya balıkla ilgilenen bir kuşun midesinde olabilirdi. Galiba bu esnada hafızaları çok zayıflıyordu. Ya demirciye ne demeli, o da sıcak demirleri dövmekle derdini mi pişiriyordu. Yoksa derdini pişireyim diye evine ekmek götürmenin mi derdindeydi, zihnimde kayıtlı değildi bunlar ama bir oda da falan kayıtlı, hukuklu, nizama uygun davranışlardı bütün bunlar. Demircinin vereceği vergi matrahı, yeri, yurdu, hangi odaya kayıtlı olduğu vesair, hepsi belliydi. Zihnimde sadece bende işime yarayacak şeyler vardı, martının denizlerde falan esnaflık yaptığını bilirdim, demircilerin ise ya sokak aralarında ya da bir caminin hemen yanı başında olduğunu bilirdim. Bilmekle sadece bir yükü taşırdı zihnim. Zihnin bilmeyi kurulu bir köşede veya çitli bir yerde tutması dışında uzanması gerekiyordu. Şu veya bu anda yakın bir yerden geçen trenin içinde olması gerekirdi söz gelimi, o trende yeni evlenen bir çiftin yanında veya bir öğrencinin kitapla olan birbaşınalığında olması gerekirdi veya gecenin bir vakti yolcularını alan bir otobüsün içinde olması, muavinin geçmişini çözümlüyor olması, ağlayan çocukların neden ağladıklarını, şoförün yolla olan ilişkisini görmesi, uyuklamanın naifliğini falan anlaması gerekirdi. Zihnin şu veya bu başınalığında dolaşması falan gerekirdi, yoksa zihin kurulu bir düzen falansa yaşamın pek de geleceği yok. Bedenin uzanması falan, yer tutması ne kadar doğalsa, zihninde uzanması gerekir, ki aslolan ve kalıcı olan, hastanelerde bile hemencecik teşhisi konulamayacak yer orasıdır. Zihni prosedürel sosyo psikolojik vaka olarak zihnin boyunu posunu uzatmak…

Zihnin boyunu posunu uzatmak için, zamkla bağlı olduğumuz zamanında boyunu posunu uzatmak gerekiyor, ki bu artık çok güç, çocukluk arkadaşlarım artık yanımda değiller, ama gene de zaman bir çocukluk anısı kadar uzaklıkta…Bütün bunlar zihinle olacak işler, zihnin seyyar olması gerekiyor, belki de “ovarlokçu ayağınıza” geldi der gibi, zihin yanıbaşınızda diye bir anons geçilmeli. 


Mümkün dünyalara su taşımak güzel bir olay…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder