5 Aralık 2014 Cuma

Muhakamenin Rengi: Çiğ Yumurta Sarısı

Ümit Kıvanç/gecetreni: "Oda"



Gelecekle aramda pek bir husumet yok, ama, hayal diye bir insan icadının gelecekle bağıntısını çözemediği zamanlar oluyor insanın. Neresindedir, ne yönünde nispet etmekle meşguldür bu hayal, bu geleceğin? Yağmur yağdığında otobüslerin hızla geçmesini çok seviyorum, çıkardıkları ses bir acayip oluyor, sanki hiç duymamış gibi oluyorum, bir muhakemenin ortasındayken. Henüz diyorum, geçmişteyim, otobüs olanca hızını yağmur suyuyla parlatınca geleceği arıyor oluyorum. Muhakemede gelecek var, ama onunla oturup kalkmışlığı olan hayal gibi şeylerde var. Bütün bunları bir insan kılığında, bir olay mahallinde düşünmek yerine, bu sözcüklerin birbirlerini çekiştirmeleri olarak düşünmek lazım. Farklı türden bir olay mahalli ama denetleyecek bir birim halen kurulmamış. Belki de fazla itibarlı olanlarının birbirlerinin muhpirliklerini falan yaptığını düşünmek lazım, söz gelimi "arayış" bekleyişi çekiştiriyor, "dönüşüm" muhafaza etmeyi, "mutsuzluk" huzuru çekiştiriyor, "sevgi" çocukça bir sevgiyi. Hayal geleceği imliyor ama çekiştiriyorda, geleceği yokluyor, ama varsayıyorda. Sever ama hırpalarda. Gelecek, geçmişle dosttur, ama söz dinlemezde. Bütün bunları bir ağızdan düşünmek lazım, bir evde, bir trafik ışığında, bi çiğ yumurta sarısı lambanın altında. Muhakemenin rengi; çiğ yumurta sarısı lamba. 



Yağmur hava kararmaya müteakip yağmıştı, otobüslerin devir daim işlemi henüz yirmidörtsıfırsıfır sularına kadar devam edecekti, epey otobüs çalışıyordu bizim orada, bizim eve hafif eğimli uzun bir yoldan inerdi otobüs, yağmursa otobüsün hergünkü kullandığı yolu kullanıp suylarını aşağılara ulaştırmakla meşguldü, işte o esnada otobüsün asfaltla temasında suların parça pinçik yapısı bir bütün olur, toplam bir ses çıkarırdı, hatta bir enstrümanın sesiymiş gibi algıladığım olurdu o tıvfff sesini. Bir de bütün bunlar çiğ yumurta sarısı lambanın altında oluyordu, henüz durak biraz daha aşağıdaydı, bana uzaktı.

Geçmişi eskitmekti bütün bunlar, sorsanız sağdan gidilirdi, köşeyi dönünce gene bir sağ tarafa dönüp, binayı tam cepheye alıp onun arkasına ulaşmaktı. Hoş bütün bir geçmişi eskitince, geleceğin ne olacağı da oldukça muammaydı. Muamma en çok belli belirsizliğin olduğu yarı itibarlı, yarı itibarsız durumlar için kullanılırdı, geçmiş zihnimde veya sağdan gidilen bir yerlerde muammaydı, belki de bina yoktu orada, arkası zaten hiç yoktu öyle olunca. Geleceğin muamması ise yarınların problemiydi, düşün bile olamayacağı yarınların, olsundu, muhakeme bir çiğ yumurta sarısı lambanın altındaydı ve henüz o lamba yanıyordu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder